Doğru mesleği buldum

Doğru mesleği buldum
Giriş Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
Güncelleme Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
Doğru mesleği buldum

Didem Balçın, 6 yaşından bu yana çalışıyor. Çocukken çizgi filmlere dublaj yapan, büyüdüğünde de oyuncu olmayı kafasına koyan Balçın, şimdilerde Star TV’nin “Firar” dizisinde Gönül karakterini canlandırıyor.

Oyunculuğa nasıl başladınız Didem Hanım?    
- Babam Mahmut Balçın, TRT Ankara Radyosu’nda baş spikerdi. O, ablamla benim TRT Çocuk Radyosu’nda olmamızı istiyordu. Ablam sınava girdi ama kazanamadı. Benim şansıma, bir daha sınav yapıldı. 6 yaşındayken bu 10 aşamalı hayli zor sınavı kazandım. “Çocuk Saati”, benim için mesleğe başlangıç oldu. Sonra dublaj yapmaya başladım. Çizgi filmlerde ve TRT’de dublaj yapıyordum. Ortaokulu bitirmeye yakın, artık ne olmak istediğimi biliyordum. “Ben oyunculuk yapmak istiyorum” diyordum. Üniversite sınavına girerken de kararlıydım ve Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Oyunculuk Bölümü’nü kazandım. Okul bitince İstanbul’a geldim.

İstanbul’a dizilerde rol almak amacıyla mı geldiniz, yoksa bir teklif üzerine mi?
- Bir teklifle geldim. “Dizi oyuncusu olacağım, sinemada oynayacağım” diye bir hayal kurmuyordum. Hâlâ da aynı düşüncedeyim. Oyuncu her yerde oyuncu. Seslendirmede de, sinemada da, tiyatroda da... 

İSTANBUL’DA EKMEK ASLANIN AĞZINDA  

İstanbul’a geldikten sonra neler yaptınız?
- “Serseri Aşıklar” adında bir dizide rol almaya başladım. Nurseli İdiz’in kızını oynuyordum. O dönem İstanbul’da kalmaya karar verdim. Ama Ankara’da da drama dersleri vermeye başlamıştım. Uzun süre iki şehir arasında gidip geldim. İstanbul başlarda bana çok yorucu geldi. Burada ekmek aslanın ağzında. Ankara’da da diziler çekiliyor ama İstanbul piyasası farklı. Burada herkes bir mücadele içinde. Tamam, setlere küçük yaştan beri girip çıkıyordum ama ben “Acıktım” bile diyemem. Öyle olunca, biraz zorluk yaşadım.

Şimdi o mücadelenin içinde hissediyor musunuz kendinizi?
- Açıkçası hiç hissetmiyorum. Ben şanslı görüyorum kendimi. Küçük yaştan beri çalıştığım için hiç boş durmadım. Ailemden de hiç para almadım. Erkek çocuğu gibiydim. Şu anda yaşı 30 olup da babasından para alanları hiç anlamıyorum, aklım almıyor. Hayatımda dizi olmadığı zamanlar da oldu. Ama ben birbirinden farklı işlerle hayatımı kazandım. Çocuk radyosu kökenli olduğum için gider TÜYAP Fuarı’nda kitap okurdum mesela. Boş durmayı hiç sevmiyorum... Bir de menajer de önemli. Senin için bir başkası mücadele ediyor. Ben de menajerim sayesinde kendimi o mücadelenin içinde hissetmiyorum.

OKULDA 4 YIL YETENEK Mİ AŞILIYORLAR İÇİNİZE?

Oyunculuk yeteneği de menajer kadar önemli tabii...
- Tabii ki... Menajer sizi yapım şirketiyle tanıştırıyor. Sonrasında kendinizi göstermek sizin elinizde. Diyorlar ki; “oyunculuk okumayan da oynuyor”. Sorun oyunculuk okumamak değil ki. Sorun, sadece dizilerde oynamayı hayal etmek... Dört yıl okul okuyunca yetenek mi aşılıyorlar içine? Okul okumayıp da inanılmaz yetenekli olan, önlerinde eğildiğim oyuncular var.

“Firar” dizisinde rol almaya karar verirken, sizi etkileyen senaryo mu oldu?
- Evet, senaryo çok başarılıydı. Ozan Yurdakul, hem öyküyü çok iyi yazmış hem de karakterlerin kişiliklerini öyle bir anlatmış ki oyuncuya... Küçüklüklerini bile anlatmış. Mesela diziyi izleyen kimse bilmeyecek 5-6 yaşlarındayken Gönül’ün başına ne geldiğini ama onun yaptıklarının nedeni o yaştayken yaşadıkları. Çalıştığım karakterin yaşamını tüm ayrıntısıyla bilmek müthiş. Bunu Ozan’a da söyledim, teşekkür ettim. Bu benim için şans. Diğer oyuncu arkadaşlarım için de.

SOĞUK OLDUĞUMU DÜŞÜNÜP  “BURNU BÜYÜK” DERLER

Az önce “Sette acıktım bile diyemem” dediniz. Utangaç bir yapınız mı var?
- Evet, utangaç ve naif bir tarafım var. Sete gidince kimsenin gözünün içine bakamam. Bir kenara oturup benimle konuşmalarını beklerim. Bu yüzden herkes çok soğuk olduğumu düşünür en başta ya da “Burnu büyük” derler benim için.

“Firar” setinde de böyle oldu mu?
- “Firar”da hiç anlaşmazlık yaşamadık ama orada da en başta merhaba desinler diye bekledim. Herkesle çok iyi anlaşıyoruz şimdi...

HEYECANLANMAM İÇİN AŞIK OLMAM GEREKMİYOR
Bir-iki senedir kendimi anlamaya başladım. Çok gelgitleri olan biriyim. Anlık düşüşler yaşayabiliyorum. Heyecanlarım anlık. Heyecanlanmam için aşık olmam gerekmiyor. Kendimi iyi hissetmemem için de kötü bir şey olması gerekmiyor. Küçücük bir şey beni mahvedebiliyor, karalar bağlayabiliyorum. Sonra da birden mutlu oluyorum. Hayat anlayışıma baktığım zaman, doğru mesleği yapıyorum diyorum. Oyuncu olduğum için dengesiz değilim. Böyle olduğum için oyuncu olmuşum. Batıl inançlarım çok fazlaydı, azalttım ama hâlâ var. Bu da hayal gücümün fazla oluşundan sanırım.

Hürriyet Kelebek