Anti Kahramanı Oynamak Çok Zordur!

Anti Kahramanı Oynamak Çok Zordur!
Giriş Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
Güncelleme Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
Anti Kahramanı Oynamak Çok Zordur!

 

"ANTİ KAHRAMANI OYNAMAK ÇOK ZORDUR!"

- Behzat Ç. dizisi için size neler evet dedirtti?

Erdal Beşikçioğlu: Öncelikle şu ana kadar okuduğum en iyi polisiye dizi senaryosu. Emrah Serbes’in yazdığı iki kitaplık koca bir Behzat Ç. analizi var. Ne oynayacağınızı biliyorsunuz. Kaldı ki 'Adam Film' de işin içinde olunca,  bütün bunlar projeye evet dememe neden oldu.


- Rolünüzle ilgili acabalarınız oldu mu hiç?

Erdal Beşikçioğlu: Hayır, hiç acabalarım olmadı. Anti kahraman oynamak çok zordur. Ve bir o kadar da keyifli. Acabaları düşünmeden sadece role odaklanmam gerekiyordu öyle de oldu.


- Behzat Ç. nasıl bir karakter?

Erdal Beşikçioğlu: 'Hayata karşı işlenensuçlar uzmanı' olarak özetlemiş Emrah Serbes. Cinayet masasında bir komiser.  Kendi doğrularından asla vazgeçmiyor. Vicdanı adalet duygusunun şirazesi.


- İlerleyen bölümlerde Behzat Ç.'de değişiklikler olacak mı?

Erdal Beşikçioğlu: Bilmiyorum, bunu dizinin yazar ve yönetim kadrosuna sormak lazım.


- Rolünüze nasıl hazırlanıyorsunuz? Görüntü v.s için ne gibi hazırlık süreci geçirdiniz?

Erdal Beşikçioğlu: Okunacaklar okunuyor, seyredilecekler seyrediliyor. Rolüm için ne hazırlık yapmam gerekiyorsa yapıyorum.


- Çekimleriniz nasıl geçiyor? Zorlandığınız sahneler oluyor mu? Bir de neden Ankara'da çekiliyor?

Erdal Beşikçioğlu: Gayet keyifli geçiyor. Ben Ankara'da yaşıyorum. Ama zaman zaman öyle mekanlara giriyoruz ki ben bile şaşırıyorum. Ankara’yı yeniden keşfetmek çok keyifli. Behzat Ç.’de kolay sahne yok ki. Hep enerjinizi ve algınızı yukarda tutmak gerekiyor. Ama en zorlandığım sahne 1. bölüm final sahnesiydi, yüreğimi parçaladı. Ankara polisiyesi olduğu için Ankara’da çekiliyor...



- Zengin bir oyuncu kadrosuyla çalışıyorsunuz, en iyi kiminle anlaşıyorsunuz?

Erdal Beşikçioğlu: Dizide rol alan genç arkadaşlarla…


- Polisiyede rol almanın zorlukları oldu mu?

Erdal Beşikçioğlu: Herhangi bir zorluğu olmadı.


- Diziyle ilgili çevrenizden nasıl geri dönüşümler alıyorsunuz?

Erdal Beşikçioğlu: Özellikle polislerin yorumunu çok merak ediyorum. Size nasıl Bir anti kahramana göre gayet olumlu tepkiler alıyorum. Ama polis arkadaşların yorumu da bende saklı kalsın.


- Tiyatro ya da sinema projeniz var mı şuan?

Erdal Beşikçioğlu: Tiyatroda 3 senedir oynadığım “Bir Delinin Hatıra Defteri” devam ediyor. 21 Ocak’ta da yeni filmimiz vizyona girecek.


- Dizi dışında kendinizi dinlendirmek için neler yaparsınız?

Erdal Beşikçioğlu: Derin’le (kızım) vakit geçiriyorum. Öğrendiklerini benimle paylaşması çok hoşuma gidiyor...


- Eşinizle aynı projede olmak nasıl?

Erdal Beşikçioğlu: Elvin’le ben konservatuar 1 . sınıftan beri beraberiz. Okulda sınavlara beraber hazırlanırdık. Tiyatroda da beraber bir çok projede görev aldık. Yani öyle merak uyandıracak bir tarafı yok bizim için. Beraber oynarken çok eğleniyoruz ama.


"CİNAYET DURUŞMALARINA GİRDİM"

-Diziye başlarken size neler evet dedirtti?

Canan Ergüder: Beni en başta ikna eden senaryoydu. Sonunda insanlarin normal hayatta konuştuğu gibi yazılmış bir senaryo çıkmıştı karşıma. Bunun dışında Serdar Akar ve Tarkan Karlıdağ'la birlikte çalışmak benim için önemli bir noktaydı. Onlara saygım sonsuz. Böyle bir işi hayal ettikleri gibi sürdürmeye devam ediyorlar. Ayrıca arkadaşlarım Erdal Beşikçioğlu, Ayca Varlıer ve Ege Aydan gibi isimleri de duyunca benim için reddedilmemesi gereken bir iş oldu. Televizyonda saygı duyabildiğin bir iş yapmak çok zor. Bunun olabilmesi için de kafadengin insanlarla çalışmak şart.

O zaman ekip ruhu çıkıyor ortaya. Serdar Akar ve Tarkan Karlıdağ onlarla ilk buluşmamda bana bu hissi verdi. Sonra bana bazı kilit bilgiler verdiler. Mesela sesli çekim olacaktı. Çekimler fotoğraf makineleriyle olacaktı. 3 kamera olacaktı.  Bu sıraladıklaromın hepsi diziyi otomatik olarak farklı bir çıtaya yerlestiriyor. Ondan sonra evet demek cok kolaydı. Ayrıca kendime belirlediğim kistas da bu. Ben saygıdeğer işler içinde oynamak istiyorum. Bir şeyleri farklı yapan. Behzat Ç. de boyle bir iş işte.


-Daha önce sizi polisiye dizilerinde görmedik. Şimdi bir polisiyede rol almak nasıl bir duygu?

Canan Ergüder: Polisiyeler hep ilgi alanıma girmiştir. Özellikle gerçek cinayet haberleri ile ilgili ciddi bir kütüphanem var. Dolayısıyla karşıma çıkınca da çok mutlu oldum. Ayrıca yeni bir alan hakkında bilgi sahibi olmak, kendini geliştirmek de bu işin bir parçası. Bu da beni heyecanlandırıyor.

 

- Savcı Esra nasıl bir karakter?

Canan Ergüder: Savcı Esra aslında duygusal bir kadın. Savcı Esra işine tutkuyla bağlı ama evli bir kadın. Bir kadın için "normal" kabul edilen sosyal beklentilerden yola çıkarsak, örneğin, evlenip, aile kurmak gibi... Cumhuriyet savcılığı, bir kadın için zor bir meslek. Günün her saatinde işinize koşuyor olabilirsiniz. Bunu yapan kadınlar var mı? Elbette ama çok az. Daha cok kadın hakimimiz var Türkiye'de.

Savcı Esra da erkekler dünyasının hükmettiği bir mesleğin içinde hırsı, azmi ve tutkusuyla bir yere gelmiş bir kadın. Aynı zamanda biraz da Doğrucu Davut. Bu özelliği Behzat Ç.'ye hem en yakınlaştığı hem de onunla takıştığı nokta. Aslında ikisi de aynı şeyi savunuyorlar.

Sadece farklı bakış açılarından. Aslında ikisinin de ortak yanı belki de hayatlarının bir noktasında hissetmis olabilecekleri idealist ütopyalarinin asla ulaşamayacak olması ve bunun hayal kırıklığını hergün hissetmek. Bunun için Savcı Esra evli olsa da yalnız bir kadın. İşi her zaman ön planda. İşinin kendini gerektiğinden fazla temsil etmesine izin vermiş. 

 

- Rolünüze nasıl hazırlanıyorsunuz?

Canan Ergüder: Bizim hukuk danışmanımız bana son derece yardımcı oldu. Bu süreçte bana Türk hukukunu teorik olarak anlatan önemli hocalarım oldu. Danışmanımız, ayrıca, beni Bakırköy Adliyesinden Cumhuriyet Savcısı arkadaşıyla tanıştıdı. Koca bir günümü orada geçirdim. Cinayet duruşmalarına katilma fırsatım  oldu. Bu benim icin çok önemli bir deneyimdi.

İnsan oradaki havayı soluyunca bile farklı bir şey kapmış oluyor. Savcıları, katipleri ve vatandaşla konuşurken görme fırsatım oldu. Ayrıca, en önemlisi oradaki tek kadın Cumhuriyet Savcısıyla göruşme ve ondan öğrenme fırsatım oldu. Bunun dışında CMK'yi okumaya devam ediyorum. Sorularım oldukça da öğretmenlerimi arıyorum.


- Diziyle ilgili çevrenizden nasıl geri dönüşümler alıyorsunuz?

Canan Ergüder: Sanırım dizinin en çok eleştirilen yanı sert dili. Sert dili zaten duyamıyoruz. Hepsi sansürleniyor. Bunu tabi ki anlıyorum ama bu dizinin dili belki de maalesef ki insanların gerçek hayatta kullandıkları ifadelerden oluyor. Genelde dizilere baktığımızda en azından benim etrafımda bütün karakterler hiç kimsenin konuşmadığı şekilde konuşuyor. En azından küfürüyle ve doğallığıyla bizim dizimiz sonunda insanlarımızın gerçek hayatta kullandığı ifadelerle ayakta duruyor.

Bu yüzden kötü eleştirisi çok ama aynı sebepten iyi eleştirisi de bol. Genelde  benim aldığım tepkilerin hepsi iyi. Savcı karakterine gelen tepkilerse, Savcı Esra'nın Behzat Ç. ile didişmesini seviyor olduğu yönünde.

- Dizi dışında ilgilendiğiniz farklı projeleriniz var mı?

Canan Ergüder: Şu anda IKSV Salon'da her pazartesi saat 7:30 ve 8:30'da  15 dakikalık oyunumuz "Bomba" gösteriliyor. "Bomba"'nın 2. sezonu bu ve yüksek ilgi görmeye devam ediyor. Yazarımız ve yönetmenimiz Berkun Oya. Oyunda sahneyi paylaştığım arkadaşlarım ise Görkem Yeltan, Batur Belirdi, Bartu Küçükçağlayan ve Bülent Emin Yarar. İlerleyen haftalarda yine Berkun Oya'nın "Bayrak" adlı oyununda oynayacağım. 

- Kendinizi nasıl dinlendirirsiniz?

Canan Ergüder: Kitap okuyarak, tatile çıkarak, yemek yaparak, yeni yemekler bularak, en çok da evimin için de huzurluyum.

-Sevgiliniz Tardu Flordun'la ortak bir proje yapmayı planlıyor musunuz?

Canan Ergüder: Tardu'yla tekrar birlikte özellikle tiyatroda oynamak istiyoruz. Şu an için hangi projeler olabilir diye bakıyoruz.  Birlikte yazmayı da düşünüyoruz. Ama şu an için sadece bir fikir defterimiz var. Oraya not alıyoruz.

- Yaşam felsefenizi hangi cümleler özetler?

Canan Ergüder: Hayatımda prensip olarak uyguladığım tek şey "Keşke" dememek.

- Amerika'daki yaşantınızı bırakıp geldiniz, hiç orayı özlediğiniz oluyor mu?

Canan Ergüder: Amerika'da 2 şey yapmayı özlüyorum. Birincisi New York restoranlarında yemek yemek. Gerçekten envai çesit restoran var ve çok çok iyileri var. İkincisi de Amerika'nin büyük otobanlarında classic rock dinlerken araba kullanmak. Çok zevkli ve rahatlatıcı. Türkiye'de hiç kimse trafik kurallarına uymadığı için öyle zevkli araba kullanılmıyor maalesef. Bir kere devamlı tetiktesiniz. Sizin yanlışınız olmasa bile, başkasının hatasını düşünerek defansif araba kullanmak zorunda bırakılıyorsunuz. Bu zevkli değil. Onun dışında Amerika defterini kapattım. Yukarıdaki soruya bağlarsak ileriye dönük yasamayi tercih ediyorum.

MİLLİYET /TELEVİZYON