'Galiba sokak çocuğuyum'

'Galiba sokak çocuğuyum'
Giriş Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
Güncelleme Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
'Galiba sokak çocuğuyum'

"Behzat Ç." ile ekrana dönen Pelinsu Pir, tarlabaşı doğumlu olduğunu söyledi ve “Trend mekanları sevmem. Galiba sokak çocuğuyum. O yüzden pavyondaki rolü kolay çıkardım" dedi.

Türkiye'nin ilk kadın stand up'çısı olarak adından söz ettiren ünlü tiyatrocu Pelinsu Pir, dört yıl aradan sonra Star TV'nin sıradışı polisiye dizisi "Behzat Ç."yle ekrana dönüş yaptı. Ankara'da çekilen polisiye dizide Gönül adlı pavyon şarkıcısına hayat veren Pir, izleyenlerden tam not alıyor.

- Dört yıldır çok sayıda dizi çekildi, nerelerdesiniz?

Aslında biraz buralarda, biraz başka yerlerde... Ama hep bir faaliyet içindeydim. Bol bol oyun okudum, oyunlar seyrettim, özel gecelerde sunuculuk yaptım, bir kanalda "Ciddi Olamazsın" diye bir talk show hazırlayıp sundum, TRT FM'de her hafta hazırlayıp sunduğum bir program vardı, reklam dublajları yaptım, kendime vakit ayırdım, seyahatler ettim vs. vs... Pek de bir şey yapmamış sayılmam yani... Sadece dizi yapmadım. Aslında yapmamamın belli başlı bir nedeni yoktu, galiba sadece içime sinen işler yapmak istiyorum, sadece yapmış olmak için bir işin içinde olmak istemiyorum. "Bu süre içinde teklifler gelmedi" dersem teklif yapan insanlara ayıp olur galiba.

- "Behzat Ç."de yer alma süreciniz nasıl gelişti?


Sevgili dostum Harika Uygur aradı ve "Pelinsu bir dizi var, çok iyi bir iş ve orada bir rol var ki, oynamak isteyeceğine eminim" dedi. "Sana senaryoyu yolluyorum, ayrıca bu akşam yayını var bir bak" dedi. Telefonu kapatınca kendi kendime dedim ki, "Harika beni iyi tanır, bu derece eminse bu rolde bir şey var." Kasıtlı olarak senaryoyu okumadan diziyi seyrettim, izledikçe "Aaa" dedim "Ne kadar farklı bir iş", çok iyi yazılmış, çok iyi çekilmiş, muhteşem oyuncular oynuyor, gencecik oyuncular var ve hepsi mükemmeller. "Aaa Serdar Akar ve Tarkan Karlıdağ bu işi yapanlar üstüne üstlük". İşte o zaman rolü merak ettim ve okudum... Veee Gönül... Çok samimi, çok gerçek... Bu yüzden "Behzat Ç."de olmayı kabul ettim ve iki gün sonra Ankara'da, setteydim.

- Gönül nasıl biri?


Gönül hayattan bir karakter... Açılarıyla, sevinçleriyle, aşkıyla, bulunduğu yerle, samimiyetiyle, kırgınlıklarıyla, dişiliğiyle ve sevgiye açlığıyla, kadınlığıyla Gönül... Pavyonda şarkıcı olmak seçtiği bir şey değil ama şarkı söylemek onu mutlu eden yegane şey. Ayrıca yaşamak için para kazanmak zorunda... Çok dobra ve yardımsever bir kadın, güçlü bir kişilik. Hani mahallede bir ablamız . vardır ve ne zaman başımız sıkışsa biliriz ki, yardımımıza koşacaktır, işte Gönül o abla... Sonuçsuz bir aşkın içinde, üstelik bile bile, çünkü biliyor ki bu aşktan bir şeyler beklerse elinden tamamen uçup gidecek. Kaderine razı olmuş yani... Gönül bu işte, içimizden biri...

- Ankara'da dizi çekmek nasıl?


Ben oldum olası Ankara'yı sevmişimdir. Ankara beni dinlendirir, dinginleştirir. Ankara'nın güneşi değil de o puslu, yağmurlu havası bana iyi gelir. Kurt puslu havayı sever derler ya...Kısaca Ankara'da bu diziyi çekmek beni mutlu ediyor. Huzurluyum yani.

‘Tarlabaşı'nda doğdum, arka sokakları bilirim'

- Rol için gözlem ve dış görünüş anlamında özel bir hazırlık yaptınız mı?

Aslında iki gün içinde sette olduğumu düşünürsek pek bir hazırlık şansım olmadı. Ama ben Tarlabaşı'nda doğup Cihangir'de büyümüş bir insan olarak arka sokakları biraz bilirim. Alışveriş merkezleri, plazalar, trend mekanlar pek bana göre değildir. Galiba sokak çocuğuyum. O yüzden bu rolü çözmek benim için zor olmadı. Önce Gönül'e, yani bir pavyon şarkıcısına benzemek için biraz kilo aldım. Fırsat buldukça o hayatla ve kaderi Gönül gibi olan insanlarla birlikte nefes aldım... Benim için o insanların saçlarının, makyajlarının nasıl olduğu değil yaşamışlıkları, duruşları ve gözlerindeki, yüzlerindeki ifade daha önemli. Daha çok bunu yansıtmaya çalıştım ve sanırım başarılı oldum. Çünkü birkaç internet sitesinde ve forumlarda okudum ki, izleyiciler sağ olsunlar "Evet bu bakış ve bu acı o kadının gözleri, onun ifadesi" diye yazmışlar. Hatta belki komik ama "Pelinsu Pir suratına botoks yaptırmış ve lens takmış" diyenler bile var. Onları da bu vesileyle aydınlatmış olalım, böyle bir şey yok, ne botoks ne de lens. Burada da makyözümüzü de tebrik etmek gerekir herhalde. Ayrıca öyle güzellik takıntılarım falan yoktur rolümün gereğini yapıyorum, birçok sahneyi makyajsız, sadece bir pudrayla oynadığım gibi...

- Dizi konusu ve çekimleriyle Türkiye'nin en farklı dizisi, tepkiler nasıl?

Kesinlikle öyle... Tepkiler mükemmel. Tabii ki, zor bir iş yapıyoruz, dolayısıyla herkesin beğenmesini bekleyemeyiz ama biz hedeflediğimiz kitleye ulaştık. Tabii gönül ister ki, bu güzel işi herkes seyretsin ama her işin alıcısı farklı. Çok konuşulan bir iş, farklılığı ortada, samimiyeti belli, kamera önü ya da kamera arkası herkes işini canla başla ve severek yapıyor. Herkes bu işe inanıyor ve sonuç ortada zaten... E iyi iş yahu... (Gülüyor) Ve o yüzden burada konuk oyuncu gibiyim.

- Erdal Beşikçioğlu nasıl bir partner?

Erdal, bu diziyi kabul etmemin nedenlerinden biridir. Oyunculuğu hakkında ne diyeyim ki, kelimeler yetmez zaten. Bir kere karşısındaki oyuncuyu rahatlatıyor. Sanki yıllardır birlikte çalışıyormuşuz da o yüzden bu kadar doğalmışız gibi... Ayrıca çok iyi bir insan, pırlanta derler ya aynen öyle. Bu arada tiyatrodaki oyununu seyretmeyen varsa çok şey kaçırıyor. Ekiple anlaşamamak mümkün değil, övle ivi oyuncular var ki...

- Türkiye'den kadın talk şovcu, kadın stand up'çı ya da kadın komedyen çıkmıyor derler, yolu açan ilk isimlerden biri olarak bu konudaki tartışmaya siz nasıl bakıyorsunuz?

Ee tabii zordur kadından komik olması... Bir kere kadın ya da erkek komedyen olabilmek için bir sürü egondan arınman gerekir, güzel görünmek mesela, ikincisi, komedide kadına bir ön yargı vardır, hele ki komediyi sahnede yapıyorsanız daha da zordur. Çünkü mizahın 3 temel kuralı vardır; siyaset, futbol ve cinsellik. Yani erkek dünyasına ait kavramlar. Ve bunun karşılığında da genel olarak bir söylem vardır ya hep: kadınlar siyasetten, futboldan anlamaz, cinselliği dillendirmesiyse yakışık almaz... Tüm bu tabuları bir kadın olarak yıkınca da yadırganıyorsunuz. Ya çok cüretkar ve başarılı, ya da ters geldiği için beceremedi bu işi oluyorsunuz. Ama sinemada ya da televizyonda kadın komedyen olmaz mı canım? Olur elbette... Adile Naşit'e, Ayşen Gruda'ya, Demet Akbağ'a, Yasemin Yalçın'a ya da Binnur Kaya'ya ne diyeceğiz? Şahaneler... Sadece daha cesur olmak lazım.

-  Yaşam felsefenizi hangi cümleler özetler?


Yalnız kalmak güzeldir. Tabii kendi seçiminde... Sağlık ve huzur her şeyden önemli. Her şartta zorluklara karşı dik dur.

Milliyet Televizyon / Sercan Kısmet