Kafamda cop eskitmiş polis var Behzat Ç. O yüzden çok gerçek

Kafamda cop eskitmiş polis var Behzat Ç. O yüzden çok gerçek
Giriş Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
Güncelleme Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
Kafamda cop eskitmiş polis var Behzat Ç. O yüzden çok gerçek

Kafamda cop eskitmiş polis var Behzat Ç. O yüzden çok gerçek

İlk olarak 2006 yılında yayınlanan Her Temas İz Bırakır isimli, Ankara Polisiyesinde karşımıza çıkmıştı Behzat Ç. İkinci olarak ise 2008’de Son Hafriyat isimli yeni macerasında arz-ı endam etmişti tüm asabiyetiyle.
Geçtiğimiz haftalarda ise televizyonda, kanlı canlı haliyle suçluların peşine düşerken gördük onu. Okurlar kadar, televizyon izleyicileri de sevdiler Behzat Ç.’ Yi.
Dizideki Behzat Ç. Aynı romandaki gibiydi. Ne Polis Akademisi’ndekiler gibi karikatür, ne CSI’ dekiler gibi başarılı, ne de sinemalardaki gibi örnek polisti.
Hakkında sürdürülen soruşturmalara rağmen davasıyla ilgilenen Behzat Ç. Televizyon izleyicilerinden tam not aldı.
Bunun üzerine, deyim yerindeyse Behzat Ç.’nin babası, yazar Emrah Serbes’le romanlarını, diziyi ve iki farklı Behzat Ç.’yi konuştuk.

Romanlarınızın kahramanı, komiser Behzat Ç. Şimdi de dizi kahramanı olarak karşımızda. Ete kemiğe bürünmüş Behzat Ç.’yi gördüğünüzde ne hissettiniz?

   Ankara’da dizi ekibiyle beraber seyrettik ilk bölümü ,güzel bir geceydi.Dört sene evvel bir roman dosyasıydı Behzat Ç.,elimde dosyayla yayınevlerini geziyordum. Kimsenin okuduğu yoktu dosyayı, kimi yayınevlerinde kapıdan içeri bile sokmuyorlardı. Ben de yazdığım şeyden emin değildim zaten,çöpe atmayı düşünüyordum romanı. Bir tek İletişim Yayınları’ndan Tanıl Bora okudu dosyayı.” Biz bu romanı sevdik, basmak istiyoruz,” dedi.
O zaman nasıl sevindiysem diziyi gördüğümde de öyle sevindim.

GÜVENMEDİĞİM TEK ŞEY TELEVİZYON DÜNYASI

Her Temas İz Bırakır ve Son Hafriyat’ta karşımıza çıkmıştı Behzat Ç. Romandaki Behzat Ç. İle dizideki arasında fark var mı sizce?

Evet, bazı farklar var. Olumsuz manada söylemiyorum bunu, zaten fark olmak zorunda. Ama ruhun aynı ruh olduğunu düşünüyorum. Reji ve oyuncular el ele vermiş, hayattakine en yakın polis tipini ekrana taşımaya çalışıyorlar. Rejiye de oyunculuğa da çok güveniyorum. Benim güvenmediğim tek şey var, o da televizyon dünyası. Çünkü televizyon her şeyi kendisine benzeten bir alet. Televizyonun Behzat Ç.’yi bu haliyle kabul etmesi güçtü ama bir şekilde etti, şimdi onu kendisine benzetmeye çalışacaktır.
Ben de o noktada hayır abi diyeceğim. Behzat Ç. İyiliksever, idealist, babacan polis değil. Aslında iyi bir adam ama  polis olduktan sonra kötü olmuş bir adam. Sistemin içinde kötüleşmiş bir adam. Zaten bunu anlatabilirsek, Behzat Ç.’nin bu sistemin içinde nasıl kötüleştiğini anlatabilirsek, güzel bir iş yapmışız derim. Aksi halde sıradan bir dizi olur.

Kitapların ve dizinin alt başlığı dikkat çekiyor;” AnKara Polisiyesi”. Nedir AnKara polisiyesi, diğer şehir polisiyelerinden farkı nedir?

Ben polisiyeyi, iyi polislerin kötü katilleri yakaladığı bir tür olarak görmüyorum. İyilikle kötülüğün belirsiz adaletin muğlâk olduğu bir tür olarak görüyorum. Bu açıdan kendimi kara roman geleneğine yakın hissediyorum. O yüzden Ankara’nın K.sını büyük kullandım. Polisiyede şehir bir fon olmamalı, en az karakterler kadar varlığını hissettirmeli, hatta o da bir karakter olmalı. Bence sadece Ankara’da geçebilecek bir hikâye Ankara’da geçmelidir. Bunu sağlamaya çalıştım, o yüzden Ankara polisiyesi dedim.


AMACIM TÜRK POLİSİNİ ANLATMAKTI

İzleyiciler ve kimi televizyon eleştirmenleri fazla Amerikan detektifine benzediğini söylüyorlar. Sizce de öyle mi?

Bu görüşe katılmıyorum. Ben zaten Behzat Ç.’yi Amerikan tipi yerli dedektiflere alternatif olarak yazdım. Amacım gerçek Türk polisini anlatmaktı. Benim kafamda cop eskitmiş polis var, ben Amerikan tipi polis yazabilir miyim? Dizinin en büyük başarısı da bu bence, Türk polisini gerçekliğe en yakın biçimiyle ekrana taşımak.


Bildiğim kadarıyla Behzat Ç. Dizisinin senaryosunu yazan ekip içerisinde siz yoksunuz. Neden girmediniz?

Romanını yazdığım bir karakterin dizisini yazmayı doğru bulmadım. Bu yüzden senaryoyu dostum Ercan Mehmet Erdem’e emanet ettim. Kafa ve ruh olarak aynı dünyayı paylaşıyoruz. Sonuçta bütün hikayeleri konuşuyoruz, bölümü okuyorum dayanamıyorum bir iki diyalog ekliyorum, bazen aklıma bir sahne geliyor, gecenin bir vakti telefon açıp anlatıyorum. Senarist yanım bu işe can atıyor, romancı yanım onu dizginliyor. Şimdilik ara sıra, misal on bölümde bir bölüm gibi yazma planım var, tadımlık bölümler.

Hürriyet / Çağlayan Çevik