Sezon finali seyirciyi çok şaşırtacak!

Sezon finali seyirciyi çok şaşırtacak!
Giriş Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
Güncelleme Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
Sezon finali seyirciyi çok şaşırtacak!

'Behzat Ç.' dizisinin Eda'sı Seda Bakan ile sezon finali öncesi bir araya gelip sohbet ettik. Bakan, 'Behzat Ç.' gibi çok sevilen bir dizide rol aldığı için kendini çok şanslı buluyor ve Erdal Beşikçioğlu'ndan 'rahat oynamayı' öğrendiğini söylüyor.

Tek beklediğim sezon finali bu gece Star TV'de. Ben 'Behzat Ç.'den başka dizi tanımam' diyenlerdenim. Final öncesi Seda Bakan'la bir araya gelince haliyle ilk olarak soruyorum, 'Neler olacak bu gece lütfen anlat, ne istersen alırım sana'... Seda gülüyor ve bütün kız arkadaşlarının aynı soruyu sorduklarını anlatıyor. Başarılı cast'ıyla dikkat çeken, farklı senaryosu, sıra dışı oyunculukları ve diyaloglarıyla kısa sürede fenomen haline gelen 'Behzat Ç.'nin gözbebeği Eda'yı Seda Bakan'la konuştuk...

- Nasıl dahil oldunuz diziye?
Polisiye bir işte yer almayı hiç istemiyordum. Daha önce 'Pars Narkoterör'de oynamıştım. Yaşıma uygun bir dizi olsun istiyordum. Yaş ilerleyince zaten oturmuş roller gelecek İnşallah ama... Sonra senaryoyu okudum. Çok farklı bir işe benziyordu, yazım dili bambaşkaydı. Basit ve gündelik dilde yazılmıştı. İlk okuduğumda hemen içine girdim.

EDA'YI ÇOK İSTEDİM

- Kitabı da okumuş muydunuz?
Senaryoyu okuduktan sonra kitabı da okudum. Kitaplar da çok başarılıydı tabii. 

- Senaryoyu okudunuz, sonra oyuncu seçmesine mi çağrıldınız?
Aynen öyle oldu, hepimiz katılmıştık oyuncu seçmelerine. Yönetmenimize soruyorlar bazen, bizi nasıl ve neye göre seçtiklerini. Herkes oyuncu seçme sistemiyle belirlendi, bu yüzden de çok başarılı bir cast yapıldığını söylüyorlar. Ben hikayeyi okudum. Sonra bana birkaç sahne yollandı, ezberledim ve gittim seçmelere. Okudukça da şunu anladım; bu işi alırsam oyuncu olarak hata yapma olasılığım çok az olacak. Heyecanlandım çünkü çok da istemiştim rolü. Böyle olunca ister istemez bir gerginlik de yaşanıyor. Birilerine kendinizi beğendirmek zorundasınız, gerginlik de çok doğal. Hiç kolay bir iş değil bu. Hoşlandığınız bir erkekle ilk defa buluşacağınızı düşünün, ne kadar heyecanlı olursunuz, ne giyeceğinize karar veremezsiniz.

- Ve özendikçe de geceyi mahvedebilirisiniz!
Çok doğru, her şey olabilir. İşin içinde heyecan varsa, ne kadar çok istiyorsan o kadar da elin ayağın titriyor. İşin içine girmeye başlayınca ve konsantre olunca da unutuyorsun her şeyi. Bence 'Bu kız bu rolü yapamayabilir ama yine de bir çağıralım, bakalım neler gösterecek' diyorlar.

- Siz heyecanı en altta tutmak için kendi düşünce sisteminizi oluşturmuşsunuz anlaşılan...
(Gülüyoruz) Aynen, bana kalırsa oyuncu seçmeye katılırken şu egzersiz yapılmalı; kimsenin senin için ne düşündüğü tarafına geçmeyeceksin. Sadece adaptasyon sağlamaya çalışacaksın. Hayatta da böyledir.

- İyi olan kazanır.
İyi adapte olan kazanır, okulda da işte de böyledir. Okulu kazanırsın ama okula başlayınca adapte olamazsan başarılı da olamazsın. O ana ve işe, hatta duruma adapte olmak çok önemli.

- Ankara'yı sevdiniz mi acaba?
Geçenlerde Ankara tayfasıyla oturuyoruz...

- A, tam bir Behzat Ç. kızı olmuşsunuz siz, tayfa falan...
Oldum, olmam mı hiç? Oturuyorduk hep beraber, 'Biliyor musunuz ben Ankara'ya alıştım' dedim. Onlar da bana 'İlk başta alışmayı kabul etmedin, onun için bocaladın' dediler. Haftanın dört günü Ankara'da oluyorum dizi gereği. Ancak benim çekimlerim dört gün sürmüyor. Sürekli 'Ben sıkıldım, ne yapacağım, gidip arkadaşlarımı, ailemi mi görsem' diye düşünüyordum.

- Sonra ne oldu?
Böyle geçmeyeceğini anladım. Sonra Ankara'da da bir hayat olduğunu keşfettim, spora yazıldım. Boş saatlerimi 'Ne yapacağım şimdi' diye düşünmek yerine, sporla, kitapla doldurdum. Gerçekten de alıştım. Kısa sürdü alışma süresi, iki ay boyunca bocaladım ama bitti. Hayat beklemez dedim, setimiz on numaraydı bir de.

SET ÇOK NEŞELİ

- O ne demek öyle?
Yani Serdar Abi (Serdar Akar) ve ekibi inanılmaz bir uyumla çalışıyorlar, önceden de çalışmışlar zaten. Işık, ses, kameralar hemen hazırlanıyor, beklemiyoruz; mükemmel bir set oluşturuyorlar kısa sürede. Bu, oyuncu için zahmetli bir süreçtir, beklersin de beklersin. Zamandan çok tasarruf ediyoruz, sette beklemek yok. Zaten çekimler çok neşeli, eğlenceli geçiyor.

- 'Çok az kadın var ve bu benim için avantaj' diye düşündünüz mü ilk başta?
Yok, bunu hiç düşünmedim, hiç avantaj gibi gelmedi. Bu Behzat Ç.'nin hikayesi, yan karakterler hep o var diye var. Hep Behzat'ın etrafında dönüyor olaylar. Zaten kadınlar hiç seyretmedi ilk başta. Ne olduysa 6-7. bölümlerden sonra oldu.  Sosyal medyada çok desteklendik. Günü değişince bile insanlar nasıl isyan etmişlerdi. Pazar Behzat'ın günüydü, herkes için boş bir gün ve Behzat'la eğleniyorlar haftaya başlarken. İzlenme oranımız çok fazla, fan siteleri var, sözlük yazarları coşmuş durumda.

- Kadınlar da izliyor aslında...
Biliyorum, annem de söylüyor. Annem hep şahit oluyormuş, kadınlar günlerinde bile 'Behzat' konuşuyorlarmış kendi aralarında.

- Acaba siz oynamasaydınız seyreder miydiniz, sever miydiniz?
Bilmiyorum, ben bunu kendime çok sordum. Kız arkadaşlarım soruyorlar bana, ne olacak diye. Hiç Türk dizisi seyretmeyen arkadaşlarım bile 'Behzat' diye sayıklıyorlar. Bana bir sonraki bölümü sorup duruyorlar.

- Behzat gibi bir adam neden sevilir bu kadar; kötü giyiniyor, küfrediyor, adam dövüyor, saçlar yağlı gibi, içki ve sigara kokusu üzerine sinmiştir mutlaka...
Bunlar tamam kabul ama kadınlara nasıl davranıyor, farkında mısınız? Aslında hepimizin istediği bir erkek modeli Behzat. Dayak konusuna gelince, kimi dövdüğüne bir baksınlar. Herkesin içinden geçeni yapıyor Behzat, kim istemez ki o suçu işleyene bir tane patlatmak! İnsanlara hayır diyen, güçlü bir karakter, anti kahraman... Eda'ya kızı gibi davranıyor.

- Senaryo size tam olarak ne yapacağınızı söylüyor mu?
Ne hissettiğin çok önemli, ister oturarak söyle ister ayağa kalk, ister karşındakine tokat at. İstediğin kadar uçabiliyorsun, çok rahatız. Zaten fazla uçarsan seni aşağı çekecek insanlar var. Kavga sahnesinde ister tokat at, ister adamın kafasını duvara vur.

- Aman ne yaptınız!
(Gülüyoruz) Zaten hepimiz sette, Eda Ç., Harun Ç., şeklindeyiz.

Ruj bile sürmüyorum

- Tatil yapacak mısınız?
Tatili çok özledim, sezon çok yorucu geçti. Her hafta en az birkaç defa uçtum, bazen 5-6'ya çıktı gidip gelmeler. O yüzden dinlenmem lazım. Bu işe aşık olmalısınız.

- Bir de herkes oyuncu olmak ister oysa ne zahmetli...
Doğru, o kadar çok çalışıyoruz ki anlatamam. Sadece dizideki 1 saati görüp karar veriyorlar. Bu işi yapacak olan sevecek.

- Neden istemiştiniz oyuncu olmayı?
Ben bu işe nasıl geldim bilmiyorum, bir şekilde buraya kadar geldim. DJ'lik yaparken TURVAK'a girdim. Sonra dizi, reklam derken, 'Behzat'a kadar geldim.

- Sokakta insanların sizi tanıması ne zaman oldu?
4 yıl oldu ben bu işlere başlayalı. Popüler olmam 'Behzat Ç.' ile oldu. Eskiden de bakarlardı ama şimdi bambaşka bir ilgi var.

- Seyreder misiniz 'Behzat Ç.'yi, kendinizi beğenir misiniz?
Kendime hiç bakamam ben, hiç beğenmem. Bir sonraki bölümde ne yapacağıma karar veririm. Setle alakalı olmayan bir şeyden ötürü enerjim düşmüş olabiliyor, o yüzden pek sağlıklı seyredemiyorum. Her bölümde varım ben. Erdal abiyle oynamak bana çok şey öğretti. En önemlisi rahat olmayı öğrendim, içinden ne geliyorsa onu yapıyorsun. İzleyiciye samimi gelen de bu oldu.

- Saçınıza, makyajınıza da dikkat eder misiniz?
Daha önce kendime bakarken güzelliğime de bakardım, kendimi hiç serbest bırakmazmışım bunu anladım. Şimdi neredeyse sıfır makyajla geçiyorum kamera karşısına. Asla beni güzel göstermek gibi bir çabaları yok, ruj bile sürmüyorum. Harun'la olan gece sahnemizde yüzümde fondöten bile yoktu. Olmasına da gerek yokmuş zaten, çok şey öğrendim.

- Siz şanslısınız, o kadar erkeğin arasında illa güzel görüneceksiniz zaten...
(Gülüyor) Haklısınız, çok doğru... Çok şanslıyım.

Sezon finali seyirciyi çok şaşırtacak

- Finali anlatsanıza bana... Ne isterseniz alırım...
(Gülüyoruz) Final bomba! Anlatamam tabii ama hayranlarına şunu söyleyebilirim ki, kimsenin aklında bir şüphe kalmayacak. Sezon finalinde her şey açıklanmaz sanırdım ama burada çok şaşıracaklar. Biz okuduğumuz zaman, 'Önümüzdeki sezon ne yapacağız biz, dizi olmayacak mı yoksa' dedik. Neler neler olacak, dediler.

- Harun'a yüz vermeyecek mi Eda?
Hiç beklenmedik şeyler yaşanacak, onu söyleyeyim sadece. Bizim beraber sahnemiz çok güzeldi, Harun içip içip eve gelmişti. Harun fanatikleri çok kızıyor Eda'ya, 'Harun on numara, sen de kimsin' diyorlar arkamdan. Biz kavuşalım istiyorlar.

- Filmi anlatsanıza, diziden mi devam edecek, sizin rolünüz nasıl?
Ankara'da çektik, bitmek üzere. Bambaşka bir zamanda geçiyor gibi düşünün. Başka bir iş gibi, dizinin devamı değil. Çok keyif alacaklar. Ben de varım; yine Eda'yım, ofiste işleri takip etmeye devam ediyorum. Orada başka bir mesele, başka bir macera var ama. Filmde çok önemli bir yerde duruyorum, çok önemli bir bilgi veriyorum.

- Eda çok çekingen değil mi, polis ama ekiptekilere benzemiyor...
Okuldan yeni mezun olmuş, çekinmesi normal, bocalaması normal. Behzat ona 'Otur kızım' diyor, dışarıya çıkmıyor henüz. Savcı öyle değil, savcı cesur ve korkusuz. Ben asla polis olamazdım, hele de cinayet veya kriminal bir bölümde olamazdım. Ama benim de hayata yeni başlamam, Eda ile ortak noktamız. Eda da kolay söyleyemiyor bazı cümleleri, ben de söyleyemem.

- Savcı'yı sevmiyorum ben.
Siz Behzat'ı seviyorsunuz çünkü (gülüyoruz).

Elif Aktuğ - Akşam